İnsan ve Marka; farklı kurumların işveren markası hikayelerini, kurum kültürüne dair yaklaşımlarını, iyi uygulamalarını bu markaların kendi anlatımlarıyla sunuyor. Diğer yandan bu konularda katkı sağlayabilecek danışmanlar, girişimciler, profesyoneller ya da kişisel hikayesiyle renk katacak kişiler ile röportajlar gerçekleştiriliyor. 

Waytosay tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen İnsan ve Marka buluşmalarında iş dünyasının birbirinden önemli isimleri yer alıyor. Bu sene ilk kez online olarak gerçekleştirilen insan ve markaya dair ilham verici hikayelerin konuşulduğu İnsan ve Marka sohbetleri başladı.

Acun Ilıcalı – İşte Mutluluk

Waytosay Kurucu Ortağı Seda Hoşel Kiraz’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide tüm Türkiye’nin sevdiği televizyoncu Acun Ilıcalı, ilk kez işveren kimliğiyle soruları yanıtladı. 

Bir işveren olarak çalışanlarıyla olan ilişkisini anlattığı yayında, Acun Ilıcalı “Tüm kademelerde çalıştığım için insanları neyin mutlu ettiğini biliyorum” dedi. 

“Tüm kademelerde bulununca insanların nelerden mutlu olabileceğini de anlamış oldum. Acun Medya tamamen güven üzerine kurulu bir şirket. Hiç kimsenin belirli bir çalışma mesaisi yoktur. Aslında ben bir çalışan olduğum zamanlarda hayal ettiğim şeyleri hayata geçiriyorum.”

“Motivasyon kaynağı olarak parayı hiç kullanmadım”

Acun Medya’da çalışanlar için motivasyon kaynağı olarak parayı hiç kullanmadığını söyleyen Ilıcalı, ekibini kariyer serüveninde karşılaştığı başarılı arkadaşlarıyla kurduğunu anlattı: 

“Kariyer serüvenim boyunca karşılaştığım, işini aşkıyla yapan arkadaşlarımı birer birer toplamaya başladım. Aklımda kalan herkesi yanıma çağırınca da bizim ekip bir aileye dönüştü. Sonrasında da bu aileye uygun insanları ekleyerek büyüdük.” 

 “Başka bir işte aynı başarıyı yakalayamayabilirdim.”

Her projesinde kamera karşısında gördüğümüz Acun Ilıcalı, yoğun tempoda çalışabilmesini ise şu sözlerle açıkladı: 

“Ben, bütün lise hayatı boyunca oyun oynamış, bu yüzden okuldan kıl payı mezun olabilmiş ve şu anda oyun oynayan, oyun oynatan biriyim. Çekimler için yılın beş ayı Karayip Adaları’ndayım. Kışın da herkesin hayranı olduğu sanatçılarla O Ses Türkiye’yi çekiyorum. Özetle ben mutlu olacağım işleri yaparak gelir elde ediyorum. Başka bir işte aynı başarıyı yakalayamayabilirdim.”

Mirgün Cabas – Dijital Dünyada Yeni Nesil Yayıncılık

Mirgün Cabas da bu sene ilk kez online gerçekleştirilen “İnsan ve Marka” sohbetlerinin konuğu oldu. Geleneksel gazetecilikten Youtube ve Podcast yayıncılığına geçiş yapan Cabas, kaliteli içerik üretimi hakkında deneyimlerini paylaştı.

Son dönemde ürettiği yeni nesil video ve Podcast içerikleriyle öne çıkan gazeteci, yazar ve program sunucusu Mirgün Cabas, Waytosay tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen İnsan ve Marka sohbetlerinde farklı mecralarda içerik üretmenin incelikleriyle ilgili ilham verici bilgiler verdi. Kendisini bir içerik üreticisi olarak tanımlayan Mirgün Cabas, artık insanların da markalarla aynı yöntemleri kullandığını ve benzer yatırımlar yaptığını vurguladı.

“İnsanlar ve markalar kendilerini eşit kaygılarla ve benzer araçlarla konumlandırıyorlar. Bunu bazen bilerek yapıyorsunuz bazen de bilmeyerek. Aynı ölçüde de kırılgan oluyoruz. Yaptığınız bir küçük şey, oluşturduğunuz algıları bozabiliyor. Dolayısıyla markaların ve insanların çok paralel olduğunu düşünüyorum.” 

“En kolay üretebileceğiniz şey sözünüz varsa Podcast” 

Pandemi döneminde birden fazla Podcast programı yayınlayan Cabas, canı sıkılan ve bir şeyler üretmek isteyen pek çok kişinin katılımıyla Podcast mecrasının hızla büyüdüğünü anlattı: 

“Podcast yayıncılığı pek çok kişinin aklına düşmüş bir şeydi. Pandemi zamanında hem fırsat hem zaman buldular. Ekipmanları bir araya getirmek de çok kolay. Bu dönemde en kolay üretebileceğiniz şey sözünüz varsa Podcast. Tabii gençler bu işi daha çabuk kavrıyorlar. Ama içerik olarak baktığınızda herhangi bir konuda bilgi edinmek isteyen herkesi tatmin edecek içerik oluşmaya başladı. Ben listeleri taradığım zaman her zaman yeni ve ilgi çeken bir şeyle karşılaşıyorum.”

“Merak ettiğim her şeyi kurcalıyorum”

“İyi hazırlanmış bir içerik her zaman önemini koruyor, hiç eskimiyor. Çünkü orada bilimsel, kültürel, sosyolojik, tarihi bir bilgi var. O veriler artık değişmeyecek.” diyen Cabas kaliteli içerik üretmenin zorluklarını paylaştı: 

“Kaliteli içerik üretmek gerçekten zor ve zahmetli bir iş. Fakat işin zevkli tarafı da bu zorluk. Benim araştırma yapmam, makaleler okumam, okuduğum şeyleri derinleştirmem, kendi hayatımdan anlattığım şeyi güncelleştirmeye çalışmam, sonra onları bir akışa dizmem, kendi parmak izimi bırakmam uzun bir süreç. Geçmişte okuduğum pek çok bilgiyi içerik oluştururken geri çağırıyorum. Okuduğum şeyi bir gün bir içeriğin parçası haline getireceğimi bilmek çok hoşuma gidiyor. Popüler bilim ve kültür konularında izlediğim pek çok Youtube kanalı var. Podcast’e katılan yeni yayıncıları büyük bir iştahla takip ediyorum. Merak ettiğim her şeyi kurcalıyorum. E-bültenleri çok kullanıyorum. Sevdiğiniz her şeyi güncel olarak takip edebilmeniz mümkün değil ama e-bültenler size süzüp gönderiyor.”

Gülseren Budayıcıoğlu: Kurumsal Ruh Sağlığı ve Resilience

Madalyon Psikiyatri Merkezi Kurucusu ve sayısız kuruma danışmanlık hizmeti veren Dr. Gülseren Budayıcıoğlu da waytosay’in düzenlediği İnsan ve Marka sohbetlerinin konuğu oldu. Kurumsal ruh sağlığı hakkında konuşan Budayıcıoğlu, “İş yerinde ruhsal doyuma ulaşmanın sırrı insan ve marka arasındaki uyumdur” dedi. 

“Hayatımızın büyük kısmı evlerimizde değil, iş yerlerimizde geçiyor. İş yerimiz bizim dünyamızdır. İşyerinde ‘mutluluk’ kavramı yerine ‘doyum’ demek daha doğru olacaktır. Çünkü mutluluk devamlılık gösteren bir kavram değil. Sürekli mutlu olamazsınız. Ama işinizle uyum içindeyseniz işten ruhunuzu doyurarak çıkabilirsiniz.” 

“Hepimiz onaylanmanın peşindeyiz.”

 “Dünyaya gelen bütün insanlar, öncelikle kabul edilmek ve değerli olduklarını hissetmek isterler. En önemlisi de onaylanmak isterler. Hepimiz onaylanmanın peşindeyiz.” diyen Budayıcıoğlu mutlu ve başarılı işyeri olmanın kriterlerini paylaştı:  

“Bir insan iş yerinde seviliyorsa, saygı görüyorsa, değerli hissediyorsa; onun için en mutlu ve doyumlu işyeri orasıdır. Bir kurumu kurum yapan iki şey vardır. Birincisi yola çıkarken belirlenen hayaller ve prensipler. İkincisi ise bu hayallere yol boyunca dahil olan çalışanlar. Aslında tüm çalışanların ruhu birleşerek kurumun kimliğini oluşturur. Doğru insanları seçmek için insan kaynaklarına çok iş düşüyor. Çalışanlara ilk günden itibaren kurumun bir parçası olduklarını hissettirmek ve kurumun hayallerini aktarmak gerekiyor.” 

“Kurumlar çalışanların nasıl hissettiğini bilmeli” 

Yaptığı terapilerde yöneticisi tarafından kabul görmediği için depresyona giren veya ailesi çöken çok insanla karşılaştığını söyleyen Budayıcıoğlu, mutsuz çalışanların kurumlara da zarar verdiğini vurguladı: 

“Her birimizin bir enerjisi vardır ve bu enerji etrafımıza yayılır. Olumsuz duyguları olumsuz duygular takip eder. Bu nedenle ben kurumların her bir çalışanının nasıl hissettiğini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her bir yönetici bu konuya çok özen göstermeli ve bu konuda eğitim almalıdır. İyi gitmeyen bir şeyler varsa, yöneticiler sebebini mutlaka kendilerinde aramalıdır.”  

Waytosay’in düzenlediği İnsan ve Marka sohbetleri ilham veren konuklarıyla devam ediyor. Video röportajları insanvemarka.com üzerinden izleyebilirsiniz.