İnsan; yüzyıllardır yaşadığı ortam ile iç içe bir yaşam devam ettirmekte ve çevre ile karşılıklı bir etkileşim içerisine girmektedir. İnsanın çevreyi ve çevrenin de insanı dönüştürmesi neticesinde gelinen noktada bireyler çevrenin daha sürdürülebilir bir yaklaşım ile yaşanılası bir hale getirilmesini hedefler. Zira yüzyıllar boyunca insanoğlu çevre kirliliğini ve çevreye olumsuz etkileri göz ardı ederek faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu anlamda çevreye karşı bu düşüncesiz tutumların sürdürülmesi kısa vadede çevreyi uzun vadede de insan yaşamını ciddi boyutlarda etkileyecektir.
Çevre Kirliliği ve Kirliliğe Karşı Refleksler
İnsanlığın çevreye karşı duyarsızlığı son yüzyılda artan oranda bir grafik izlerken çevrenin yaşanılmaz hale gelmesinin insanlığın sonu anlamına geleceği düşüncesi ile çevre kirliliğine karşı daha güçlü refleksler gelmiştir. Özellikle ozon tabakasının delinmesi konusunda imzalanan Kyoto Protokolü ve 1990lı yıllarda gerçekleşen toplantılar ile çevrenin ve biyoçeşitliliğin korunması hedeflenmiştir. Ancak bu korum sadece niyet ile değil teknolojik imkânların da devreye sokulması ile aktif hareketlenme ile mümkün olacaktır.
Teknolojinin insan yaşamını dönüştürdüğü gerçeği ile hareket edilerek çevre konusunda ciddi önlemlerin alındığı söylenebilir. Teknoloji genel manada insan yaşamını kolaylaştırıcı bir olgu olsa da son dönemde çevre koruma alanında teknolojik atılımların devreye sokulması ile beraber sürdürülebilir çevre için inovatif teknolojiler gün yüzünü çıkmaya başlamıştır.
Türkiye’de ve dünyada devreye sokulan yenilikçi uygulamalar sayesinde insanlığın geleceği teminat altına alınmaya çalışılırken aynı zamanda verimliliğin de ciddi düzeylere yükseltilmesi hedeflenir. Peki, hem verimliliği arttıran hem de çevre konusunda olağanüstü faydalar sağlayan yeni teknolojiler nelerdir? Gelin sürdürülebilir çevre konusunda devreye giren teknolojilere daha yakından bir göz atalım!
Atık Geri Dönüşümü
Atık veya çöp adına her ne derseniz deyin çevreyi kirleten özellikteki unsurların doğaya salınması uzun vadede hem toprak yapısını hem de hava yapısını olumsuz anlamda etkileyebilecek çok ciddi bir durumdur. Teknolojik gelişmelerin son dönemde bizleri taşıdığı noktada atıkların geri dönüştürülmesini sağlayan teknolojiler çöplerin gelişi güzel çevreye bırakılmasına engel olurken atıkların faydalı ürünlere dönüştürülmesine yardımcı olur.
- yüzyılda atıkların dönüştürülmesi sayesinde elde edilen verimlilik ile kaynakların israf edilmesinin önüne geçilmeye başlanmıştır. Özellikle katı atıkların ayrıştırılması ile hem yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi sağlanmış hem de benzer nitelikteki ürünlerin yeniden üretimi için ekstra maliyetlerden kaçınılması sağlanmıştır. Çevrenin sürdürülebilir özelliğini çok ciddi manada ortaya çıkaran bu teknolojik dönüşüm insan yaşamını da kolaylaştırmayı başarmıştır.
Yeşil Binalar
Yeşil binalar son dönemde gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler kapsamında getirilen bir zorunluluk olmuştur. Belirli bir tarihten sonra inşa edilen yapıların yeşil bina kapsamında ilgili teknolojileri barındırması ayrıca enerji verimliliğini sağlayacak uygulamalara destek vermesi istenmiştir. Dünyanın bazı bölgelerinde kendi enerjisini üreten yapılara dönüşümü de ifade edebilecek olan yeşil binalar uzun vadede insanın çevreye karşı olumsuz tutumunu tersine çevirmeyi hedefler.
Binaların enerji ve atıklar bazında sınıflandırılması sonrası gerekli şartları taşımayan binalara cezai yaptırımların uygulanması teknoloji ile gerçekleşecek olan çevresel dönüşümün en önemli unsurlarından biri olur.
Çevre Dostu Üretim Alanları
Üretim bölgeleri insanların çevreye en çok zarar verdiği alanlar olarak kabul edilir. Özellikle ağır sanayi işletmelerinin bulunduğu bölgelerde havaya ve toprağa karışan atıklar çok uzun yıllar boyunca iyileştirilemeyecek yaralar açılmasına neden olur. Durum böyle olunca işletmelerin çevre dostu teknolojiler eşliğinde üretimlerini dönüştürmesi talep edilir.
İşletmeler tarafından kirliliği azaltacak ve bunu sağlarken verimliliği arttıracak tarzda üretimin devreye sokulması gerçekten de insanlığın gelişimi ve çevrenin daha yaşanılabilir bir hale dönüşmesini destekleyecektir. Üretim aşamalarında atıkların minimum seviyede çevreye salınması bir bakıma kaynak kullanımında israfın sıfıra yaklaştırılması anlamına gelecektir. Nitekim bu sadece çevreyi değil işletmenizin geleceğini de sürdürülebilir bir anlayış çerçevesinde teminat altına alır.
Endüstriyel Ekoloji
Çevrenin korunması anlamında üretim alanlarında yeni geliştirilen anlayışlar çerçevesinde hem daha verimli hem de çevre dostu ürünlerin ortaya konması oldukça basitleşmiştir. Bu anlamda endüstriyel ekoloji olarak değerlendirilen sistemde birbirine yakın iki üretim tesisinden çıkan atıkların karşılıklı olarak kullanımı hem atıkların çevreye salınımını azarlatır hem de üretim konusundaki giderleri minimum seviyelere çeker. Peki, endüstriyel ekoloji ile tam olarak anlatılmak istenen nedir?
Fiziksel anlamda birbirine çok yakın iki firmanın üretim sonrası atık olarak değerlendirdikleri unsurlar diğer firmaların ham madde veya enerji kaynağı olarak kullanabileceği unsurlar olabilir. Bunların karşılıklı olarak değiş tokuşu hem verimliliği sağlar hem de çevreye salınması muhtemel atıkların maksimum oranda kullanılmasına yardımcı olur.
Karbon Tutma ve Depolama Sistemleri
Çevre kirliliği üzerinde en etkili zehirli gazlar olarak bilinen karbonun çevreye gelişi güzel bir şekilde bırakılması insanların yaşam kalitesini düşürdüğü gibi aynı zamanda çevrenin sürdürülebilir bir ortamdan çıkıp yaşanılamaz bir hale gelmesine neden olur. Ancak son dönemlerde teknolojik gelişmelerin de etkisi ile devreye giren karbon tutma ve depolama sistemleri çevrenin sürdürülebilir olma özelliğini arttırır.
Gelecek nesillerin daha sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi adına oldukça yenilikçi bir durum olan karbon tutma ve depolama sistemleri üretim alanlarında aktif bir şekilde kullanılarak çevre üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkarılabilir.
Kirlilik ve Yaşam Ömrü Orantısı
Çevre sürdürülebilirliğini destekleyen teknolojilere daha fazla rağbet gösterildikçe ham maddelerin israf edilmesinde %25 oranında azalma görülmüştür. Bu azalma çevreye salınan zararlılara da etki ederken çevre kirliliğinin düşmesine ve ortalama insan ömrünün 2-3 yaş daha da artmasına olanak sağlamıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki ortalama yaşın 70li yaşlar düzeyinde olması sürdürülebilir çevre politikaları sayesinde bu düzeyin 80li yaşlara dayanmasına da katkı sağlar.